Rapor, 2024 yılı ilk çeyreğinde otomotiv üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında düştüğünü ortaya koydu. Bu düşüş, sektördeki çeşitli faktörlerin etkisiyle birlikte dikkat çekiyor.
OSD verilerine göre, toplam otomotiv üretimi 2024 yılının ilk çeyreğinde 300 binin altında gerçekleşti. Bu, sektörün zorlu bir dönemden geçtiğinin bir göstergesi. Sektör temsilcileri, bu durumu tedarik zincirindeki aksamalar, artan maliyetler ve değişen piyasa koşulları gibi faktörlerle ilişkilendiriyor. Özellikle çip krizi, üretim süreçlerini olumsuz etkileyen en önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Otomobil üreticileri, gerekli parçaların temininde zorluklar yaşarken, bu durum üretim süreçlerini yavaşlatıyor.
Düşüş, yalnızca üretimle sınırlı kalmıyor; satışlarda da gözlemlenen bir azalma var. Türkiye’deki otomobil satışları, yerli ve yabancı markaların artan fiyatları ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle daralma gösterdi. Tüketiciler, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri sebebiyle araç alım kararlarını ertelemeye yöneliyor. Bu durum, hem yeni hem de ikinci el otomobil pazarını etkiliyor.
OSD, bu durumu aşmak için sektördeki tüm paydaşların iş birliği yapması gerektiğini vurguluyor. İlgili kurum ve kuruluşların, otomotiv sanayisini destekleyecek politikalar geliştirmesi gerektiği ifade ediliyor. Özellikle yerli üretimin artırılması ve inovasyon odaklı projelerin teşvik edilmesi, sektörün bu zorlu süreci atlatmasında önemli bir rol oynayabilir.
Öte yandan, çevre dostu teknolojilere ve elektrikli araçlara olan ilginin artması, sektörün geleceği açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. OSD, bu yeni trendlerin sektördeki üretim modelini değiştirebileceğini ve uzun vadede otomotiv pazarına olumlu katkılar sağlayabileceğini belirtiyor.
Sonuç olarak, OSD verilerine göre otomotiv üretimindeki yüzde 5’lik düşüş, sektörün karşılaştığı zorlukların bir yansıması olarak dikkat çekiyor. Bu süreçte, sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesi ve yenilikçi çözümler üretmesi, Türkiye otomotiv sanayisinin yeniden canlanmasına yardımcı olabilir. Gelişmeler, önümüzdeki dönemde sektördeki belirsizlikleri azaltma ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşma açısından kritik bir öneme sahip.